By: admin
Yöneticinizi Koltuğuna Hazırlamak
Yöneticinizi Koltuğuna Hazırlamak
“Yöneticinizi Koltuğuna Hazırlamak” başlığının kulağa biraz garip geldiğinin farkındayız. Ancak iş hayatında bazen, deyim yerindeyse “çiçeği burnunda” yöneticiler ile çalışmak zorunda kalabiliriz ve bu bizi mutsuz edebilir.
Böyle bir olay karşısında işimizi değiştirmeyi dahi düşünebiliriz. Fakat biz bu yazımızda, işimize devam ederek, bir an önce yöneticimizi o koltuğa hazır hale getirmeyi tercih ettiğimizde bizi nelerin bekleyebileceği üzerinde duracağız.
İşte “o yönetici” ile Çalışmaya Başladığınızda Hissettikleriniz
Yeni yöneticinizin o pozisyona henüz hazır olmadığını düşünmenizin birçok sebebi olabilir.
Örneğin, yönetici pozisyonu için çok genç olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Sizden yaşça daha küçük veya aynı yaşta olabilir. Yeterince tecrübesi olmadığını, size nasıl davranması gerektiğini tam olarak kestiremediğini düşünebilirsiniz.
Size göre, liderlik vasıflarına sahip olmayabilir. Konuşması yeterince akıcı ve düzgün değil, ekibiyle konuşurken kendisini dinletecek kadar etkili olamıyor diye düşünüyor olabilirsiniz.
Başka bir şirketten gelmiş veya aynı şirkette sizinle aynı pozisyonda çalışırken terfi ettirilmiş biri olabilir. Yaptığınız iş hakkında bilgi sahibi olabilmek için sürekli olarak sorduğu sorular sizi rahatsız ediyordur ve “benim yaptığım işten anlamıyorsa, neden benim yöneticim oldu ki?” diye düşünme yanılgısına düşebilirsiniz.
Kendinizi onun ekibine ait hissetmeyebilirsiniz, çünkü aranızda henüz karşılıklı bir güven bağı oluşmamıştır. Aslında bu yeni pozisyonunda, belki de henüz kendisi de kendisine güvenmiyor olabilir.
Sizi ve ekibinizi güzel temsil edemediğini, yapılan işin kalitesini, önemini, dışarıya karşı olması gerektiği gibi yansıtamadığını ve gerekli durumlarda da sizleri ve işinizi savunamadığını düşünüyor olabilirsiniz.
İletişim kurmaya çalıştığında, onu samimi bulmuyor ve iyi bir şey söylemeye çalışsa bile bundan rahatsız oluyor olabilirsiniz. Belki de zaten, henüz yöneticiniz olmadan önce de kendisinden hoşlanmıyordunuz, kim bilir?
Bunlardan bazıları özel ve kişisel durumlar olsa da özetle, kendinizi ‘bu yöneticinin ekibine ait ve güvende’ hissetmiyor olabilirsiniz.
Ancak hissettikleriniz ne olursa olsun, yeni gelen yönetici siz onu sevmiyor veya beğenmiyorsunuz diye hemen bir sonraki gün o pozisyondan ayrılmayacaktır. İş değiştirmeyi de düşünmüyorsanız, bu durumu bir an önce kabullenip, o zor olan başlangıçtaki birbirinize alışma dönemini bir an önce atlatmanızın en doğrusu olacağını kabullenmeniz gerekecektir.
Onu Koltuğuna Hızlıca Hazırlamalıyız
İş yerleri çoğu zaman yönetici adaylarını, henüz hazır olmadıkları halde, boşalan bir koltuğa hızlıca oturturlar. Bunun temel nedeni elbette o iş yerindeki planlama eksikliği ve riskler için bir türlü alınamayan önlemlerdir. Yeni birisini transfer etmek hem riskli hem maliyetliyken, mevcut çalışanı terfi ettirmek şirketlere çok daha avantajlı görünebiliyor. Böylece hem kendi çalışanını memnun ediyor, hem de çoğunlukla sorumluluk artışını asla karşılamayacak derecede küçük bir ücret artışı ile boşalan koltuk sorununu çözmüş oluyorlar. Diğer taraftan elbette şirket içinden birinin terfi ettirilmesinin, iş ortamına, şirket kültürüne hakim olması ve şirket çalışanlarını tanıyor olması gibi sebeplerden dolayı daha hızlı adaptasyon sağlayacağı gerçeği gibi önemli bir artısı daha oluyor.
Sonrasında şirket, ‘Acemi Yönetici’ için en hızlı şekilde ‘Liderlik Eğitimi’, ‘Etkili İletişim’, ‘Etkili Takım Çalışması’ ve benzeri adlar altında eğitim programları planlayarak, koltuk ve sahibi arasındaki ilişkinin ısınması amaçlar.
“Zamanla Olur”
Yöneticinin aldığı tüm bu eğitimler, normal süreçler içerisinde olunduğunda işe yarar aslında. Baskı altındaki davranışlar ise, tecrübeli bir yönetici ile arasındaki farkı ortaya çıkaracak ve ancak zamanla yönetilebilir hale gelecek olan kısımlardandır. Bu zamanı ona ve kendinize tanımak, önemlidir.
Örneğin bu ‘eğitilme ve geçiş süresi’ içerisinde daha çok denetlenecek, gerçekten iş yapıyor musunuz diye merak eden yeni yöneticinizin gözlerini sürekli üzerinizde hissedecek, “yönetime hesap vermem gerekiyor” gerekçesi ile her yaptığınızı raporlamanız beklenecek ve ekibi iyi yönettiğine inancının tam olabilmesi için, sizden daha çok çalışmanızı istemesine alışmanız beklenecektir. Çünkü ‘en çok çalışan ekip’, onun ekibi olmalıdır ve bu konuda çalışanların gece gündüz, hafta sonu kavramları asla göz önünde bulundurulmak zorunda değildir. Tabi kendisi için de öyle.
Aradaki ilişkinin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi ve kendi huzurunuz için, iş yerinize ve henüz yerine tam uygun hale gelememiş olan yöneticinize, tüm bunlar için makul bir süre tanımamız gerekecektir.
Aklınızda bulunsun; Bu süre içerisinde daha fazla çalışmanız gerekmiyor. Mevcut disiplininizi sürdürmeniz yeterli. Ancak biraz önceliklerinizi değiştirebilir, yöneticinizin ardı arkası kesilmeyen yeni raporlama talepleri, ekip toplantıları gibi ‘gereksiz’ istekleri ile angarya gelen bazı diğer konularda daha anlayışlı davranabilirsiniz. Elbette bir süreliğine.
İkinci Evre; Otoriteyle İmtihan
Genellikle ilk evre birkaç ay sürer. Bu süre içerisinde, aldığı eğitimleri sizin üzerinizde uygulayarak, sizinle olan iletişimini sağlıklı hale getirmeye çalışan, sizi ikna etmek için daha kibar davranan bir yöneticiyle karşılaşırsınız.
Ancak bu kez, ilk günlerdeki çekingenlik geçmiş olacaktır ve otoriteyi ispat çabası başlayacaktır. Bu dönemde söylediğiniz her şeye doğru ya da yanlış olmasından bağımsız olarak karşı çıkılacak, hatalarınıza karşı düşük tolerans uygulanacaktır. Hata yaparsanız, bu hatanızın bir süre boyunca sürekli gündeme alınacağından emin olabilirsiniz örneğin.
Bu süreyi doğru yönetebilmek için çalışmalarınızın açık ve anlaşılır olduğundan, işinizi doğru yaptığınızdan emin olmanız gerekir. Normalde doğru olduğunu bildiğiniz ve zaten yapacağınız işleri, yöneticinizin fikrini alarak yerine getirmeniz, hayatınızı kolaylaştırmanız açısından kritik önemdedir. Çünkü hala, ona ve kendinize yapacağınız en büyük iyilik, onun otoritesinin varlığına ikna olmasını sağlamak olacaktır.
Ona “Sence bunu nasıl yapalım ?” diye sorduğunuzda alacağınız yanıtın doğru olacağı kesin değildir, ancak kalabalık olmayan sakin bir ortamdaysanız, kendisini doğru/istediğiniz seçeneğe yönlendirme ihtimaliniz, konuya bu şekilde girdiğinizde oldukça yüksektir. Böylece her acemi yöneticiyi yumuşatabilirsiniz. Yöneticiniz, fikrinin alınıyor olması nedeniyle kendini iyi hissedecek, doğru seçeneği sizin fazla belli etmeden yönlendirmenizle dahi olsa, kendisinin seçtiğini düşünecek ve kendisine olan güveni artacaktır. Bu da hala tedirgin şekilde oturduğu koltukla arasındaki ilişkinin gün geçtikçe daha iyi hale gelmesini sağlayacaktır.
Kendisi ile daha iyi yapılabilecekler konusundaki fikirlerinizi paylaşabilirsiniz. Ancak bunu mümkün olduğunca baş başa olduğunuzda yapmaya çalışın. Sonuna da “Sen ne dersin ?” diye eklemeyi unutmayın. Bu onun egosuna çok iyi gelecektir. Bir de yanından ayrıldıktan ya da e-mail’inizi attıktan hemen sonra, paylaştığınız o muhteşem fikrinizin, yöneticiniz tarafından “Ben böyle birşey düşündüm” olarak lanse edilmesine asla bozulmamalısınız.
İşte bu şekilde güçlerinizi birleştirerek, bu acemilik sürecini daha hızlı atlatabilirsiniz. Bunun ona olduğu kadar, size de faydası olacaktır, rahat olun.
Olgunlaşma Evresi
Zamanla yöneticiniz sizi daha sakin izlemeye, yaptığınız işleri görmeye, işinizi doğru yaptığınıza ikna olmaya, size güvenmeye ve hatta takdirini dile getirmeye başlayacaktır. İşte bu güven duygusu, 3. evreye geçişin anahtarıdır.
İşinin hakkını vererek yapmaya başlayan, kendisine olan inancı gelişen, size işinizi doğru ve iyi yaptığınız konusunda güvenen bir yönetici olmaya başladığında, her iki taraf için de her şey daha kolay olacaktır.
Bu evrede de ara sıra beklenmedik çıkışlar ve otorite tazelemeye yönelik davranışlarla karşılaşabilirsiniz. Bu durum, zaten daha önceki yöneticinizden de alışık olduğunuz bir durumsa sorun yok. Bir sonraki değişime kadar rahatsınız.
Ancak eğer daha önce bu evreyi aşmış, size ve kendisine güveni tam olan, işini bilerek, doğru şekilde yapan, çalışanlarının birer köle olmadığının, işleri dışında da birer hayatları olduğunun farkında olan ve belki de daha önemlisi, kendisinin de iş dışında bir hayatı olan, saygın bir yönetici ile çalıştıysanız, iş yerinde gerçek mutluluğu yakalayabilmeniz çok uzun sürebilir. Belki de mümkün olmayabilir. Bu durumda maalesef çok şanssızsınız, istifa dilekçenizi yazmaya başlayabilirsiniz.
Bu süreçte kavga etmek, ona yeterince iyi olmadığını söylemeye çalışmak, daha üst yönetime yöneticinizin o koltuğu hak etmediğini söylemek gibi tepkiler, hiçbir zaman işe yaramayacaktır.
Üzgünüz ki, kimsenin elinde koltuğuna hazır olmayan bir yöneticiyi bir anda hazır hale getirebilecek sihirli bir değnek yok.
Yine de okuduklarınızdan sonra, şirketlerde sıklıkla karşılaşılan bu durumu, hikayeyi baştan sona bilerek ve geçici bir dönem olduğunun farkında olarak karşılarsanız, biraz daha rahat şekilde atlatabilirsiniz diye umuyoruz.
Hep iyi yöneticilerle çalışmanız dileğiyle.