By: admin
Yöneticilik ve Arkadaşlık Arasındaki İnce Çizgi
Yöneticilik ve Arkadaşlık Arasındaki İnce Çizgi
Bir çalışan, günde ortalama 8 saatini çalışarak geçiriyor. Bu, muhtemelen iş arkadaşları ile, ailesi ve dostlarıyla olduğundan daha fazla görüştüğü anlamına geliyor.
İş ortamlarında arkadaşlıklar daha çok hiyerarşik olarak aynı seviyede çalışanlar arasında oluşsa da, aynı günlük deneyimleri paylaşan yöneticiler ve astları arasında da dostlukların geliştiğini sıkça görüyoruz.
Bununla birlikte, günümüzde iş dünyasının hızla değişen dinamikleri, görev değişikliklerini daha çok rastlanır hale getiriyor ve bir çalışan bir anda, diğer arkadaşlarından sorumlu bir pozisyona gelebiliyor. Bu değişimler, aralarındaki arkadaşlık dengelerini de etkileyebiliyor.
Yönetici ve Çalışan Arkadaş Olmalı mı?
Geçmişte iş hayatında arkadaşlık olgusu teşvik edilmediği gibi insanların çoğu, özellikle yöneticiler ve çalışanlar arasındaki dostluklara olumlu yaklaşmıyordu.
Günümüzde iş yeri dostlukları çalışan bağlılığı, daha yüksek karlılık ve müşteri sadakati olarak kabul görüyor ve işveren tarafından da destekleniyor.
Ancak bu arkadaşlığın taraflarından biri, diğerinin yöneticisi rolünde olduğunda, geçmişten gelen olumsuz fikirler hala tam olarak ortadan kalkmış sayılmaz.
Günümüzde yönetici-arkadaş dinamiğinde gezinmek, 15 yıl öncesine göre çok daha zor. Akıllı telefonlar ve sosyal medya hayatımıza girmeden önce, insanlar genellikle birbirlerinin özel hayatları hakkında çok daha az şey biliyorlardı ve çoğunlukla iş arkadaşları, sadece yüz yüze ve ofis ortamında görüşüyordu.
Yeni teknolojiler ve sosyal paylaşımlar bizi artık her yerde ve günün her saati ulaşılabilir kılıyor. İlişkiler farklılaştı; Çalışanların birçoğu yöneticileriyle sosyal platformlarda birbirini takip ediyor, özel hayatları konusunda bir fikre sahip veya kişisel konularda tavsiye isteyebiliyor.
Yeni terfi alan birçok yönetici, arkadaşlıktan ekip yöneticiliğine geçişin, yeni görevlerinde onları en çok zorlayan durumlardan biri olduğunu düşünüyor. Oysa bu zorlukların üstesinden gelmek, iş ve dostluk arasındaki denge korunduğu sürece kolaylıkla aşılabilir bir ayrıntı olacaktır.
Değişen sorumluluklarınız hakkında konuşun.
Sağlıklı ilişkiler, açık ve net iletişimden geçer. Bireylerin, ilişkilerinin zaman içinde değişen parametrelerini yeniden değerlendirerek üzerinde konuşabilmesi gerekiyor.
Bir arkadaşını yönetecek yeni bir liderseniz, bu durumla yüzleşmeniz ve iş yerindeki ilişkinizin er ya da geç değişeceğini kabul etmeniz gerekir. Arkadaşınızla samimi bir şekilde konuşmak için zaman ayırarak, bu durum hakkında karşılıklı olarak fikirlerinizi paylaşmak faydalı olacaktır.
Tutarlı ve adil olun.
Tutarlı ve adil davranmak, saygı görmenin anahtarıdır. Bir yönetici olarak, ekip arkadaşlarınızın her birini tanımak için çaba gösterip, hepsine eşit davranmaya çalışmalı ve asla aralarından birini favoriniz olarak seçmemelisiniz. Kayırmacılık algısı oluşursa, ekibin motive edilmesi zorlaşacaktır.
Yardıma ihtiyacınız olduğunda, paylaşmak ve içinizi dökmek için kendinize ekip dışından güvenebileceğiniz bir arkadaş bulabilir veya profesyonel bir kariyer koçluğu almayı talep edebilirsiniz.
Duygularınızın zor kararların önüne geçmesine izin vermeyin.
Yönetici olduğunuzda, herkesin sizden hoşlanmayabileceğini kabul etmeniz gerekir ve bunda bir sorun da yoktur. Zor kararlar vermeniz gerekecek. Ve üzgünüz, ama bu görevde yalnızsınız.
Bir çalışanınızla arkadaşsanız, kusurlarını göremeyebilir veya kişisel duygularınızı kolayca bir kenara bırakamayabilirsiniz. Bu nedenle, arkadaşlıklarınızın zamlar, atamalar ve işten çıkarmalar da dahil olmak üzere, kararlarınızı etkilememesi konusunda ekstra dikkatli olmalısınız.
Ekibinize adil davranmanıza yardımcı olacak bir yöntem, hedefler ve temel sonuçlar için değerlendirme sistemlerini devreye sokmak ve bunu herkes için eşit şekilde uygulamaktır. Böylece öznel değil, nesnel verilere dayanarak karar vermiş olursunuz.
Kimseyi kayırmayın.
Yöneticiler, beklentilerini net olarak ifade edebilecek, açıklıkla, dürüstlükle geri bildirimde bulunabilecek olgunluğa sahip olmalıdır.
Arkadaşlıklar, bir yöneticinin çalışanlarına görev atama, sorumluluk verme ve raporlama talep etme gibi davranışlarının önüne asla geçmemeli.
Aynı zamanda, çalışanlar da iş ilişkisi çerçevesinde üstlerinin otoritesini tanıyacak ve ona saygı duyacak olgunluğa sahip olmalıdırlar. Başka bir deyişle, olgunluk gerçekten iki yönlü bir sokak olmalıdır.
Bir yönetici, karar alma sürecinde adil ve şeffaf olmak zorundadır. Çalışanlar, bir kararın nasıl ve neden alındığını anladığında, olumsuz düşüncelerin oluşmasına da fırsat vermemiş olursunuz.
Bununla birlikte, bir arkadaşlık söz konusu olduğunda, derecelendirme ve ödül vermek çok zor olabilir. Kararların gerekçelerinin belgelenmesi önemlidir. Bu noktada, performans yönetimi çerçevesinin bir parçası olarak bire bir geri bildirimlerde bulunulması oldukça önemlidir.
Her sağlıklı ilişkide olduğu gibi, insanlar birbirine güvenip saygı duyduklarında, iş ortamında da ortak hedeflere ekip olarak çok daha kolay ulaşılabilecektir.
Ulaşılabilir Olun.
Ekibinizin gelip soru sorabilmesi için kapınızı her zaman açık tutun. Ortalıkta görünün, arada ekip projelerine katılın ve düzenli olarak çalışanlarınızla görüşün.
Ekip arkadaşlarınız sizinle rahatça konuşabilirse, yeni fikirler ve yöntemler önerme konusunda kendilerine daha fazla güvenirler ve yeteneklerini daha rahat ortaya koyabilirler.
Doğru kişileri işe alın.
Şirket kültürünüze uyan işe alımlarda bulunmak için, sağlam bir işe alım stratejisine yatırım yapın. Çalışma anlayışınıza uygun, sizi anlayan ve arkadaş ile yönetici arasındaki çizgide sınırları zorlamayacak insanları işe almaya özen göstermelisiniz.
Yöneticilik ve Arkadaşlığı Birbirinden Ayırmak
İşyerinde önce lider, sonra arkadaş olmalı, iş dışında ise, liderlik unvanınızı bir kenara bıraktığınızdan emin olmalısınız.
Arkadaşınız, işin yapılması gerektiğini ve kuralların kendisi dahil herkes için geçerli olduğunu bilmelidir. Bazı insanlar harika bir arkadaş ama berbat bir çalışandır. Sağlıklı sınırlar koymalı ve ara sıra kontrolü ele almalısınız. Nazik ama kararlı olun ve hassasiyet seviyelerini iyi ayarlayın.
Çalışan açısından bakıldığında, yöneticisi ile ara sıra birlikte iş dışında vakit geçirmek keyifli olabilir. Ancak dostluk, her iki tarafın da eşit olduğu iki yönlü bir ilişkidir. Çalışan ve yönetici arasında doğal bir güç dengesizliği vardır. Örneğin şöyle düşünün: Yöneticiniz size hafta sonu kişisel bir şey ile ilgili bir mesaj atarsa, gerçekten istediğiniz için değil, o sizin yöneticiniz olduğu için yanıt verme zorunluluğu hissedebilirsiniz. Bu, size iş gibi gelmeye başlayabilir ve bu zorunlu samimiyet sizi zamanla işinizden soğutabilir.
Aynı şekilde siz de bazı paylaşımlarınızla kariyerinize farkında olmadan zarar verebilirsiniz. Örneğin işinizdeki mutsuzluk veya yeni bir iş arayışıyla ilgili bir açıklama, yöneticinizin sizi profesyonel gelişim veya terfi fırsatlarından mahrum bırakmasına neden olabilir.
Liderlik pozisyonları gelir geçer, ama dostluklar ebedidir. Buradaki anahtar kelime, dengedir.
Çalışanların, İş Yerinde Öncelikle Bir Lidere İhtiyacı Var
Bir yönetici olarak, ekibinizdeki çalışanların kendilerini geliştirdikleri, takdir edildikleri ve ekibin bir parçası olmaktan mutlu hissettikleri bir ortamı teşvik etmek isteyebilirsiniz. Ekibinizi yönetirken takımın rahat olması ve eğleniyor olması size kendinizi iyi hissettirir.
Ancak bir lider olarak ekip arkadaşlarınızın büyümeleri, olgunlaşmaları ve daha fazla performans göstermelerine yardımcı olmak için, onları bazen biraz zorlamanız gerekebilir. Ekip için beklentileri ortaya koymazsanız, insanları konfor alanlarının dışına itmezseniz ve sorumluluk vermezseniz, bir lider olarak çok önemli bir görevinizi yerine getirmemiş olursunuz.
Bir yönetici olarak, şirketin stratejik hedeflerine hizmet etmek üzere size verilen görev ve sorumluluklar doğrultusunda, size bağlı çalışanlarınızdan daha fazla yetkiye sahip olabilirsiniz. Bu yetkilerinizi kullanırken, ekibinizde size bağlı olan çalışanların bir arkadaştan önce, güvenilir, yardımsever, bilgili, tecrübeli, cesur ve sakin bir lidere ihtiyaç duyduklarını unutmamalısınız.
Karşılıklı olarak fayda/sömürü çizgisi aşılmadığı ve iş odağı kaybedilmediği sürece, arkadaşça bir ortamda çalışmanın keyfini çıkarmanıza hiçbir engel olmayacaktır.